30 Aralık 2011 Cuma

Beş Küçük Domuz



On altı yıl önceydi. Babam ünlü ressam Amyas Crale idi ve annem Caroline Crale'i babamı öldürmek suçundan dava ettiler. Davanın sonunda onu suçlu buldular ancak hafifletici sebeplerden ötürü asmadılar. Fakat annem davadan bir sene sonra öldü. Bu olay olduğunda ben beş yaşındaydım. Durumu anlamayacak kadar küçüktüm ancak annemi ve babamı hatırlıyorum. Olay olduğunda herkes bana iyi davranmaya başladı, bir şeylerin olduğunun farkındaydım ama anlam veremiyordum. Sonra bir gemiye bindirildim ve Kanada'ya gittim. Simon Amcam ve Louise Yengemin yanına yerleştim. Anne-babamı sorduğumda "Onlar da yakında gelecekler" dediler. Sonra zaman geçti ve ben sanırım onları unuttum. Hayatımdan gayet memnundum. Simon Amcam ve Louise Yengem bana çok iyi davranıyorlardı. Yengem bana "Kanada'daki soyadın Lemarchant" dedi ve bu bana mantıklı geldi, soyadımı da yavaş yavaş unuttum. Ancak şimdi her şey farklı, artık 21 yaşımdayım, reşit olduğum için servetimi kullanabilecektim ve bu yüzden Simon Amcamlar bana her şeyi açıkladılar ve annemin bana ölmeden önce yazdığı mektubu verdiler. Olayları öğrenince evlenmeden önce geçmiş ile işimin bitmiş olmasını istiyorum. Nişanlım John buna aldırmıyor yada en azından bana böyle söylüyor ama ben her şeyin aydınlanmasını istiyorum. Bir tartışma anında bana imalı bir bakış atarsa buna katlanamam. Annem mektubunda bana masum olduğunu yazmış buna tüm kalbimle inanıyorum o bunu yapabilecek biri değildi.

Gerçeğin ortaya çıkması için ünlü Belçikalı Dedektif Hercule Poirot'ya başvurdum. Olayı ilk ona anlattığımda çok şaşırdı ve bana bunun on altı yıl önce işlenen bir cinayet olduğunu söyledi. Onu tanıyordum, onun başkaları gibi ezilmiş otlar, yanmış izmaritler peşinde koşan biri olmadığını biliyordum. Bunca yıl önce işlenmiş bir cinayeti sadece onun gibi gri hücrelerini kullanan biri çözebilirdi. Bunun için onu ikna etmek zor olmadı. Yalnız bana şunu sordu: "Ya onun suçlu olduğu ortaya çıkarsa? O zaman ne olacak?" Şöyle cevap verdim: "Ben onun kızıyım. Hakikati her şeye tercih ederim."

Poirot'ya çok ama çok güveniyorum hakikati ne pahasına olursa olsun öğreneceğim... Ve eminim Poirot her zaman ki gibi hepimizi ve Beş Küçük Domuz'u bir araya getirerek muhteşem bir final yapacak...




9 Aralık 2011 Cuma

Ölüm Oyunu




Poirot mırıldandı. "Rutubetli bir gündü. Rüzgar esti, yağmur yağdı. Sis çevreyi sardığı için burnumuzun ucunu bile göremedik. Ama bir de şimdi bakın. Sis dağıldı. Hava açtı. Gökte yıldızlar pırıl pırıl parlıyor... Hayat ta böyledir Madam."

Agatha Christie bizim tatlı Poirot'umuzu tatilde bile rahat bırakmıyor.

Poirot yaz tatilini geçirmek için gittiği Korsan Roger otelinde günlerini gevezelik edip, dinlenerek geçirirken birden otele gelen yeni konukların havayı değiştirmesi ile bir şeylerin olacağından kuşkulanmaya başlar. Gelenler aktris Arlena Stuart ve kocasıdır. Arlena ile genç Patrick Redfern arasındaki dedikodular bir anda otele yayılır. Herkes Patrick'in sakin sessiz zavallı karısı Christine'e acırlar. Poirot'nun içinde kuşku büyürken rahip Lane de iblislerden bahseder. Atmosfer gitgide gerilirken hava da aniden bozar.

Ertesi gün önceki günün aksine pırıl pırıl bir hava ile karşılaşır otel sakinleri. Poirot sahile indiğinde Arlena'nın bir kayığı itmeye çalıştığı görür ve ayakkabılarını mahvetmek pahasına ona yardıma koşar. Arlena teşekkür eder ve ondan kendisini gördüğünü kimseye bahsetmemesini rica eder.

Bu Poirot'nun Arlena'yı canlı son görüşü olur... Bir süre sonra aşığı Patrick Redfern ve Miss Brewster, Arlena'nın ölüsünü bulurlar. Poirot'ya cinayeti çözmek için bir sürü minik parça kalır.

Eğer kitabı henüz okumadıysanız yaz tatilinde mutlaka yanınıza alın. Deniz kıyısında okumak daha keyifli olacaktır eminim. Yine her zamanki gibi Agatha Christie ters köşe yapıyor. Önceden iki farklı film uyarlamasını seyrettiğim için katili biliyordum yine de büyük bir keyifti benim için. Kitapta ünlü bir modacının da yer alması nedeniyle hanımların kıyafetlerindeki detaylar da hoşluk yaratıyor.

İlk film uyarlaması 1982 yılında yapılmış olan Peter Ustinov'un Poirot rolünde olduğu uyarlama. Bu filmde tek sevdiğim şey kostümler olmuştu. Peter Ustinov'u sevmeme rağmen onu hiç bir zaman Poirot olarak sevemedim.


Diğer uyarlama 2001 yılında çekildi ve elbette Poirot David Suchet. David Suchet'in başarılı bir kariyeri olmasına rağmen onun Poirot olmak için doğduğuna inanıyorum.

Filmleri izlemek isterseniz:

Peter Ustinov'lu versiyonu burada
David Suchet'lı versiyonu burada